Şanlıurfa Mercedes Vito Şoförlü Araç Kiralama
Şanlıurfa Mercedes Vito Şoförlü Araç Kiralama; şehir ofisi
ve havalimanı ofisimiz günün her saatinde güler yüzlü personeli ve ayrıcalıklı
araç kiralama, transfer hizmetleri ile sizlere hizmete daima hazırdır.
Şanlıurfa Mercedes Vito Şoförlü Araç Kiralama denildiğinde birçok müşterimiz ve
firmalar, internet üzerinde arama yaptığında web sitemiz www.wincar.com.tr
üzerinden ya da 0414 313 43 43 numaralı rezervasyon telefonumuzdan bizlere
kolaylıkla ulaşmaktadırlar.
Şanlıurfa’da, Şanlıurfa Mercedes Vito Şoförlü Araç Kiralama,
araç otoparkı yüksek model temiz ve bakımlı araçları ile rezervasyon yapabilir
ya da ofisimize gelerek hızlı işlemler ile 5 dakika’da aracınızı alabilirsiniz.
Rezervasyon temsilcilerimiz eksiksiz tüm bilgileri sizlere iletmektedir.
Ayrıcalıklı olarak araç kiralama hizmeti;
•BEBEK KOLTUĞU
•RENT A CAR KASKOLU
•7/24 YOL YARDIM
•KM SINIRI 300 KM
•HGS / OGS (Otomatik Her Araçta Var)
•DİZEL / BENZİNLİ
•OTOMATİK VİTES / MANUEL VİTES
•SUNROOF / CAM TAVAN
•VİP MERCEDES VİTO
•ŞOFÖRLÜ / ŞOFÖRSÜZ
•GENÇ SÜRÜCÜ PAKETİ
•SCDW SİGORTASI
NEDEN WİNCAR ŞANLIURFA MERCEDES VİTO ŞOFÖRLÜ ARAÇ KİRALAMA?
Araç kiralamak, şoförlü araç kiralamak, transfer hizmeti
almak aslında çok kolay. Önemli olan hizmeti alırken; bakımlı, temiz araçları,
kurumsal firmalarda aklınızda soru işareti kalmadan kiralamak ve sonrasında
sürprizler ile karşılaşmamaktır.
“ Wincar Şanlıurfa Mercedes Vito Şoförlü Araç Kiralama” 7/24
Müşteri Hizmetlerine ulaşabilirsiniz. Araçlar bakımlı ve temiz olarak sunulur,
sigorta ve benzeri eksikleriniz olmaz, sürücü desteği sağlar, en iyi fiyat
politikası ile müşteri memnuniyetine yüksek önem verir, doğru ilkelerinden asla
ödün vermez.
Aracı seçmek sizden en uygununu sunmak bizden.
Şanlıurfa Kalesi
Urfa Kalesi, kentin güneybatı kesiminde , Balıklıgöl’ün
güneyindeki Damlacık dağının kuzey eteğinde bulunan tepe üzerindedir. Kale iç
kale ve dış kale (surlar) olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Kalede Bizans ve
İslam dönemine ilişkin kalıntılar bulunmaktadır. Bugün kalenin içerisinde iki
sütun bulunmaktadır. Bu sütunların yükseklikleri 17.25 metre, çevresi ise 4.60
metredir. Doğu yönünde bulunan sütun üzerinde Süryanice yazılar bulunuyor. Bu
yazılarda şöyle yazıyor:
“Ben askeri komutan Barşamaş’ın oğlu Aftuha. Bu sütunu ve
üzerindeki heykeli başbakan Manu kızı kral Manu eşi, hanımefendim ve
velinimetim kraliçe Şalmeth için yaptım.”
Yazılarda adı geçen Manu, M.S. 240-242 yılları arasında
hüküm süren Edessa Kralı IX(9). Manu’dur. Kalenin dış surlarının ise 812
yılında Hristiyanların, Arap akınlarına karşı yaptırdığı bilinmektedir. Dış
kalesi ise Haçlılar zamanında büyütülerek restore edilmiştir.
Harran Kalesi
Şehrin güney doğusunda yer alan İçkale, surların o kesimdeki
parçasını oluşturmaktadır. Hemen hemen bütün kaynaklar, kalenin yerinde bir
Sabii mabedinin bulunduğundan söz etmektedirler. İslâm kaynaklarında kaleden
ilk kez bahseden el Mukaddesi burasının Kudüs kalesi gibi taştan yapıldığını,
güzel ve sağlam olduğunu söylemektedir.
XVII. yüzyılın ortalarında Harran'ı ziyaret eden Evliya
Çelebi Harran Kalesi için, "Urfa'dan güney tarafında 9 saat giderek Harran
Kalesi'ne geldik. Burayı da Nemrud yapmıştır. Çöl içinde gayet sağlam bir
kaledir. Beşgen şeklinde olup sanki usta elinden yeni çıkmış gibidir" demektedir.
Düzensiz dikdörtgen planındaki Harran Kalesi'nin dört
köşesinde onikigen birer kule bulunmaktadır. Bunlardan kuzey batıdaki kule
tamamen yıkılmıştır. Güney doğudaki kulenin dış kısmı yıkılmış olup iç kısmı
ayaktadır. Güney batıdaki ve kuzey doğudaki kuleler ise kısmen ayaktadır.
Dünyanın İlk Üniversitesi
İlk çağ Helenizminin İskenderiye’deki bilim ve felsefe okulu
dağıtılınca buradaki alimler Hz. Ömer (radıyallahu anh) zamanında Antakya ve
Harran’daki okullara yerleştiler. İslamiyetten önce varlığı bilinen Harran
okulu, İslami dönemde de ününü devam ettirdi.
Harran’daki İslam üniversitesinde Sabiiler, Hristiyan ve
Müslümanlardan oluşan aydın gruplar vardı ve bunlar araştırmalar yapıyorlardı.
Harran okulundaki Sabii alimlerinden büyük kısmı sonradan Müslüman olmuştur. 7.
yüzyıl sonrası ile 8. yüzyılın ilk yarısında Harran okulunda tercüme işi
hızlandı. İlk çağ Yunan bilginlerinin eserleri Arapçaya tercüme edildi. Harran;
Yunanca ve Süryanice’nin Arapçaya tercüme edilme merkezi durumuna geldi.
Emevi Halifesi II. Mervan, Harran’ı başkent yapınca
(744-750) buradaki bilimsel çalışmalar daha da ağırlık kazandı. Harran okulunda
sürdürülen bilimsel çalışmalar din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe olmak
üzere beş bölüme ayrılıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder